MENÜ
KADIN ERKEK
X
Aradığın kriterlere uygun ürün bulunamadı.
Aradığın kriterlere uygun ürün bulunamadı.
İlgili Kategoriler
İlgili Markalar

The Last Dance Ardından Akılda Kalanlar

Tüm basketbol severlerin merakla ve heyecanla beklediği, izlenme rekorları kıran The Last Dance belgeselinin son bölümleri dün sabaha karşı Türkiye’de yayınlandı. Toplam 5 hafta süren ve her pazartesi günü bizleri Netflix’te ekran başına kilitleyen Jason Nehir’in şaheseri her ne kadar istemesek te sona erdi. Ancak şöyle bir şansımız var sadece bir kere izlemek z orunda değiliz değil mi?

Michael Jordan’ın tüm basketbol kariyerine yer veren yapım, daha çok şampiyon olduğu senelerden başlayarak 1998 yılında yaşanan çarpıcı olaylar ve şampiyonluk yoluna odaklanıyor. Anlatımı ile oldukça çarpıcı konulara değinen Last Dance, Michael Jordan’ın mükemmelliğe ulaşırken neler yaşadıkları, takım arkadaşları, rekabetçiliği ve özel yaşamı hakkında oldukça detaylı bir dizi niteliğinde.

Bizde bir basketbol sever olarak, her bölümden dikkatimizi çeken, belgesel için dönüm noktaları olarak kabul edilebilecek konu başlıklarını ve The Last Dance’in ardından bölüm bölüm aklımızda kalanları sizin için derledik. Bu Michael Jordan’ın son dansı.

The Last Dance 1 & 2 Bölüm’den Akılda Kalanlar

2 Kötü Adam: Jerry Krause ve Jerry Reinsford:

Chicago Bulls gibi geçmişinde başarıları olmayan bir franchise’ı tam anlamıyla basketbolun zirvesine taşıyan temelleri attılar. Jerry Reinsford organizasyonun sahibi. Jerry Krause ise genel menajeri. Ancak yıllar 1998’e geldiğinde bazı baş ağrıları başladı. Son 7 yılda 5 kez şampiyon olmuş bir takımı dağıtmak istediler. Üstelik 97-98 sezonu başlarken önümüzdeki sezon bu takım olmayacak demek pekte esaslı bir hareket değil.

Pippen’ın Düşük Maaşı

Jordan’ın nihai yardımcısı Scottie Pippen, Chicago Bulls ile geçirdiği yıllarda kesinlikle kazandığı paradan çok daha fazla iş yaptı. Bulls’ta en çok para kazanan altıncı oyuncuydu. NBA’de en yüksek maaş alan 122. Oyuncuydu. Ancak bunu yapan kendisi ve temsilcilerinden başka biri değildi.

Organizasyonun sahibi Reinsford dahil, Pippen’ı uzun vadeli sözleşme yapmaması konusunda uyardı. Ancak Scottie her seferinde esnek değil güvenli davrandı. Pippen Bulls’ta ki son senesinde yılda 2.8 milyon dolar kazanıyordu. Aynı yıl NBA’de ki ikinci sezonunu geçiren Kevin Garnett’in 6 yıllık imzaladığı sözleşme ise 126 milyon dolar.

Michael Jordan’ın Rekabetçilik Sınırları

Jordan’ın nasıl bir rekabetçi olduğunu herkes bilir. Ancak ilk defa The Last Dance’te bu kadar açık ve net bir şekilde tanıklık ettik. 55 yaşındaki Jordan’ın rekabetçiliğinden bahsederken ki gururlu ve çocuksu ifadesini görmek resmen gerçek dışı. Bu karakteristik özelliği, abisi ve babasından aldığını söyleyen majesteleri söyleşide şunları söyledi; ‘’Abimle bire bir maç yaparken babam her seferinde bizi zorlar, başımızdan ayrılmazdı. Her maçımız bir kavga gibiydi. Rekabetçiliğimin temelleri çocukken atılmıştı bile.’’

The Last Dance 3 & 4 Bölümden Akılda Kalanlar

Dennis Rodman Sorunsalı

Saha dışındaki düşüncesiz hareketleri ve olağandışı tarzıyla hiçbir koçun istemeyeceği bir karaktere sahip. Ancak sahada verdikleri için ise tam tersini söylememiz gerekiyor. Rodman’ın Mücadeleci, hırçın, sert oyun tarzı 90’larda oldukça önemliydi. Savunma tek başına yarattığı fark ve ribaund dominasyonu paha biçilemezdi.

95-96 sezonunda Horace Grant’ten boşalan enerji ve mücadele açığını Rodman ile doldurmaya karar verdi Bulls. Öncesinde kötü yarattığı kötü imaj ve üne rağmen. Phil Jackson’ı, Michael Jordan’ı, Scottie Pippen’ı zaman zaman endişelendirmiş olsa da. Sahada her zaman elinden gelenin fazlasını veren bir deli vardı ortada ve aynı zamanda her zaman kazanan bir takım. Kazandılar, kazandılar ve yine kazandılar…

Detroit Pistons ‘Bad Boys’

1980’ler basketbolda sertliğin tavan yaptığı yıllar olarak bilinir. Maçlarda sonra çok fazla çizik, ağrı hatta kalıcı sakatlıklar. Juliıs Erving ile Larry Bird’in birbirini boğazlamasını ya da Bill Laimbeer’a karşı  Parrish’in faul olarak görülmeyen şiddetli darbelerini herkes hatırlar. Ancak bir takım bunu daha sürekli ve sert yapıyordu. Takım kimyalarını rakibi sahada döverek yenmek üzerine oluşturan Detroit Pistons! Bunu gerçekten çok iyi yapıyorlardı.

Ünlerinin daha çok artmasını sağlayan kişi ise Michael Jordan’dan başka biri değildi. 80’lerin sonunda artık Jordan tartışmasız NBA’in en iyi oyuncusu olarak kabul ediliyordu. Bird ve Magic’in miladı artık dolmuştu ve o yıllarda da ligi domine eden bir Detroit Pistons vardı. Doğu konferansındaki her Bulls eşleşmesinde Jordan’ı deyim yerindeyse döverek yenmeye çalıştılar ve bunu başarıyorlardı. 3 sene üst üste Bulls’u evine gönderen Pistons’tı. Jordan’ın fiziksel sağlığı umurlarında değildi. Sadece yenmekti onların amacı. Ne pahasına olursa olsun. Ta ki Jordan sezon arasında 8 kilo alıp bir canavara dönüşene kadar.

Birinci şampiyonluk altıncıdan daha değerli

Michael Jordan’a sorulduğunda en özel şampiyonluk için her zaman ilkini söyler. Her ne kadar sonuncusunda Jerry Krause’a kanıtlamak istedikleri bir şeyler olsa da.

İlk şampiyonluk en özeliydi çünkü Kötü Adamlar olarak bilinen Detroit Pistons’ı pataklama sırası Bulls’ta idi. Hakemler faul çalmıyordu evet. Ama bu durum bir bahane değildi MJ için. 1990’da sezon bittikten sonra tüm yaz Fitness salonundan çıkmayan Jordan sürekli kas kütlesi almaya çalıştı. Çünkü onları yenmenin başka bir yolu yoktu. 90’dan 98 kiloya ulaşan Michael artık tam bir canavardı ve onları artık hiçbir şey durduramazdı. Pistons’ı 4-0 ile geçip ardından finalde Los Angeles Lakers ile eşleştiler. Evet Jordan’ın idol olarak gördüğü Magic Johnson’lı Lakers bu. Jordan ilk şampiyonluğuna nefret ettikleri Pistons’ı tarihe gömerek ve idolü olan Magic’i alt ederek ulaşıyordu. Jordan gibi rekabetçi bir adam kesinlikle daha tatminkar bir sezon hayal edemezdi.

The Last Dance 5 & 6 Bölümden Akılda Kalanlar

Yine Rekabetçilik!

Jordan bazılarının kumar bağımlılığı olduğunu varsaydıkları ama ona göre rekabetçi olma durumunu açıklama biçimiydi. İlk dört bölümde takıntılı, hatta manyakça ihtiyaçlarının kesitlerini görmüştük. Şimdi sıra Toni Kukoc, Clyde Drexler ve Dan Majerle’e gelmişti.

1992 olimpiyatlarında ilerde takım arkadaşı olacakları Toni Kukoc’a kafayı takan Jordan, Pippen ile onu sahadan siliyor ve Bulls genel menajeri Jerry Krause’a takımın geleceğini kime emanet edeceğinin mesajını gönderiyordu.

1992 NBA finallerinde kendisiyle aynı pozisyonda oynayan Clyde Drexler’ı sırf diğer insanlar Jordan ile kıyaslıyor diye hedefine koyup sahadan sildi. 1993 finallerinde ise aynı durum yine genel menajer Jerry Krause’un çok beğendiği Suns’lı Majer ile yaşandı. Jordan’ın Rekabet konusunda ne kadar acımasız bir kez daha görüldü.

Jordan ve Nike ortaklığı

Açıkçası, çılgınca tasarlanmış bazı spor ayakkabılar, Jordan’ın NBA tarihinin tartışmasız en büyük oyuncusu olarak yarattığı üstünlüğün sırrı değildi. Ancak Air Jordan I ve Nike ile olan ilişkisinde ortaya çıkan tüm varyasyonlar, onu bir sporcunun o noktaya ulaştığı nadir iş başarısı ve küresel popülarite seviyesine itti.

Jordan ve Nike, Jordan'ın çaylak sezonunda 1984 Kasım’ındaki maçta giydiği ayakkabıları ortaya çıkardı. NBA, ayakkabı şirketinin yeni yıldızın, ambalajındaki bireyciliğe meydan okudu ve Bulls Jordan'ı giydiği her maç için 5.000 dolar para cezasıyla tehdit etti. Nike, doğal olarak, çekleri yazmaktan mutluluk duyacaktır - böyle bir tanıtımı satın alamazdı (NBA, Nike ve Jordan herhangi bir ceza kesilmeden önce bir uzlaşma anlaşmasına vardı).

The Last Dance 7 & 8 Bölümden Akılda Kalanlar

Babasının Jordan üzerindeki etkisi ve beyzbol

The Last Dance’in  yedinci ve sekizinci bölümlerinde gözyaşları vardır. Michael Jordan, 1993 yılında babasının şok edici kaybından ağlıyor. Arkadaşı Ahmad Rashad, cenaze gününde titreyen Jordan’ın kravatını bağladığı anısıyla geliyor.

Belki de en şaşırtıcı olanı, Jordan’ın, oyun günlerinde özellikle iyi bir adam olmadığı gerçeği eleştirisine yanıt verdiği için gözyaşları var. Bu duygu görüntüsünün pişmanlığın bir göstergesi olduğunu hayal etmek zor. Aksine, gözyaşları sadece oyun günlerinin tüm yoğunluğunun bir süblimleşmesi, kimsenin ve liderlik ettiği takımların yaptığı gibi bir oyuna hükmetmenin ne anlama geldiğini ya da asla anlayamayacağı bir hayal kırıklığı gibi görünüyor.

Yedinci ve Sekizinci Bölümler Jordan’ın babasının onun üzerindeki muazzam etkisini ortaya koydu. Bu dönemde Bulls'un halkla ilişkiler müdürünün söylediği gibi: “Michael'ı tanıyorsanız, James'i hemen hemen biliyordunuz. Hep birlikteydiler. Çok yakındılar, en iyi arkadaşlardı.

Ancak bir gerçek var ki, Michael'ın babasının trajik ölümü nedeniyle emekli olmaya karar vermediğiydi. Jordan bunu 1992 sonbaharıyla birlikte iyiden iyiye düşünmeye başlamıştı. Ama beyzbola başlamasının en etkili sebebi babasının ölümü oldu.

 

Jordan’sız Bulls

Jordan’sız 55-27’lik bir sezon geçiren Bulls’ta Pippen en iyi bireysel sezonunu geçirdi. Ama New York'a karşı Doğu yarı final serisinin üçüncü maçında Koç Phil Jackson’ın son atışı Toni Kukoc için çizmesiyle dinamikler yerinden oynadı. Buna çok sinirlenen Pippen bitime 1.8 saniye kala oyuna katılmayı reddetti ve takımda büyük bir şok yaşandı.

 

Şimdi, MJ'nin emekli olduğu zamanlara geri dönüyoruz ve basketbola geri dönmeye hazır olduğu hakkında söylentiler var. MLB grevde ve Jordan beyzbol oynayamıyordu, neden olmasın?

Jordan 18 Mart 1995'te geri döndü.

 

Jordan 55 sayı atar ve Bulls Ewing'i ve Knicks'i Garden'da yener. Sorun, Bulls playofflara ulaştığında, Orlando Magic'teki Shaquille O’Neal ve Penny Hardaway'in karşısına çıktığında baş gösterir. Chicago kaybeder ve Jordan’ın dönüşü geçici olarak mahvolur. Ancak başka bir tarihin başlangıcının fitilini ateşler.

 

Jordan sonrasında, 1995 yazında “Space Jam” deki rolünü ve formunu nasıl geri kazanacağını gösterdi. İki saatlik günlük antrenmanları için eksiksiz bir basketbol sahası ve spor salonu olan “Jordan Dome” adlı film stüdyosunu kurdu. Sonrasında akşamları, hem oyununu geliştiren hem de gözlerini kamaştıran NBA yeteneğiyle en üst seviye oyunlarına tanıklık ettik.

 

95/96 sezonunun başında Jordan yenilenmiş ve en üst düzeyde yarışmaya hazırdı artık. Yeni takım arkadaşlarıyla birlikte 72-10’luk rekor bir sezon geçirir ve Bulls, Babalar Günü'nde şampiyonluğu kazanmak için Seattle Sonics'in üstesinden gelir. Jordan duygusal bir rahatlama boşalma yaşarken Soyunma odasında basketbol topuna sarılarak yerde dakikalarca ağlar. Oyunun zirvesine dönmüştür, ama babası onu görmek için yanında değildir.

 

The Last Dance 9 & 10 Bölümden Akılda Kalanlar

‘Flu Game’ değil ‘Food Poisoning Game’

Yıllarca dillere destan o 97 NBA Finallerindeki beşinci maçtan bahsediyoruz. Efsaneleşmiş Flu Game’den. Hani Jordan’ın gribe yakalanıp 38.5 derece ateş ile 39 sayı atarak maçı aldırdığı. Ancak işin aslı biraz daha farklıymış. Maçtan önceki gece Michael Jordan acıkıyor ve Utah’ta kaldıkları otelin çevresinde yalnızca bir pizzacı açık. Oradan sipariş veriliyor ve pizzayı 5 kişi getiriyor. Ne de olsa Michael Jordan’a yemek getiriyorlar öyle değil mi? Olayın acısı Jordan’ın pizzayı yemesinden birkaç saat sonrasında çıkıyor. Midesi bulanıyor, kusuyor, başı dönüyor ve ateşi çıkıyordu. Evet MJ’in hastalığı grip değil besin zehirlenmesi!

Son Dans

98 sezonunda Indiana Pacers normal sezonu lider bitirmişti ve Bulls'un hanedanlığını bitirmek için oldukça güçlü ilerliyorlardı. Sonunda konferans finalinde eşleştiler. Bulls, ikinci three-peat'inde hiç bir zaman yedinci maça kalmamıştı. Ta ki 98'e kadar. Hiçbir takım onları Pacers kadar zorlamamıştı. Serinin yedinci maçında oldukça gergin bir ortam. Pacers maçı önde götürüyor. Chicago inanılmaz savunması ile maça ortak olup maçı kopartıyor ve sonrası tarihten başka bir şey değil.

Bulls, 90’larda şampiyonluğa giderken en çok zorlandığı seri olan Pacers eşleşmesinden sonra ikinci sene üstü üste yine Utah Jazz ile kozlarını paylaşıyordu. Bu sefer sonları geliyor mu? Jazz, Bulls defterini kapatacak mı? Malone ve Stockton, MJ’yi emekli edecek mi? Soruları hiç olmadığı kadar sesli duyulmaya başlandı. Ancak Phil Jackson’ın sezona başlarken ki motivasyon sözcükleri belliydi. O sihirli kelimeler ‘Last Dance’’ti. Bir kez daha sona gelindiğinde onlardan daha iyi işi bitirebilecek başka bir grup yoktu. Majestelerinin bir kez daha şampiyon olmaktan başka çaresi yoktu. Bu onların Son Dansıydı…